ÇOCUK KATİLİ SOYKIRIMCILARIN GEREKÇELERİ VE YÖNTEMLERİ AYNI!
Uluslararası insan hakları belgeleri arasında en yaygın kabul gören, dünya çapında en geniş katılımlı sözleşme konumunda olup 1990 yılında yürürlüğe girmiş olan ‘’Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’’ çocuk haklarını gözeten ve kapsamlı bir şekilde koruma altına almaya çalışan çok önemli bir insan hakları belgesidir.
Sözleşmenin temel ilkelerinde; Çocukların nerede doğduklarına, kim olduklarına, cinsiyetlerine, dinlerine ya da sosyal kökenlerine bakılmaksızın çocuğun üstün yararının gözetilmesi, yaşama, gelişme ve çocuk katılımının sağlanması amaçlanmıştır.
Dünyada devam eden savaşlardan, yaşanan göçlerden ve artarak devam eden ekonomik sorunlardan en çok etkilenen dezavantajlı grup çocuklardır.
İsrail, Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeyi imzalayan taraf devletler arasında olmasına rağmen, ‘’Çocukların öldürülmesi ve sakat bırakılması, okullara veya hastanelere saldırılar ve çocukların insani yardıma erişiminin engellenmesi’’ şeklindeki ağır ihlalleri Gazze’de kasıtlı ve sistematik bir şekilde sürdürmektedir.
Çocukların yanı sıra masum siviller de savaş zamanında korunması ve hedef alınmaması gereken kesimlerdir. Çocukların ve sivillerin hedef alınması, onların gıdaya ve insani yardıma erişiminin engellenmesi savaş suçu ve insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamındadır.
Gazze nüfusunun %50'sinden fazlasının çocuk olduğu nüfus verilerine göre bilinmektedir. İsrail’in çoğu çocuk olmak üzere korunan sivilleri, hastaneleri, ambulansları, okulları, fırınları, gıda depoları ve su rezervlerini sistematik olarak hedef alması, insanların Gazze Şeridi'ni terk etmesi için kasıtlı aç bırakma politikasından da en çok etkilenen grup çocuklardır.
Savaşta çocukların hedef alınması hiçbir gerekçeyle görmezden gelinemeyecek, hiçbir mazeretle meşrulaştırılamayacak, amasız fakatsız lanetlenmesi gereken büyük bir suçtur. Bu suça duyarsız kalanların, herhangi bir gerekçeyle bu büyük suçu meşrulaştırmaya çalışanların, bunu ima dahi edenlerin insanlıkla arasına büyük bir mesafe girmiş demektir. Bu gibilerin insanlık adına kuracakları cümlelerin hiçbir inandırıcılığı ve değeri olmayacaktır. Dünyanın en azılı teröristlerinin çocukları dahi olsalar İsrail’in onları hedef alıp katletmesi ve dünyayı buna seyirci kılması kabul edilemez.
Çocukların katledilmesine karşı insanlığın geliştirdiği ahlaki bariyerin yıkılması, mazeret üretilerek katledilmelerinin meşrulaştırılması veya kanıksanması insanlığın bugüne kadar karşılaşmış olduğu en büyük felaket olacaktır.
Terörist ve Orta Doğudaki terörün kaynağını görmek isteyenler ‘’İsrail Devleti’’nin kuruluş sürecine; Hagana, İrgun, Stern gibi terör örgütlerine ve İsrail’in kurucu önderlerine bakmalıdır. Orada Orta Doğudaki terörün ana kaynağının İngiltere, ABD ve İsrail olduğunu göreceklerdir.
Çerkesler dikkatli bir şekilde bakarlarsa Rus Çarlığı tarafından soykırıma uğratılıp ana yurtlarından sürülürken benzer yöntemlerin kullanıldığını; Anayurt savunmasını kırmak için çocuk, kadın, yaşlı demeden sivil insanların hedef alınıp katledildiğini, köylerin ve ekinlerin yakılarak sivil halkın hayvanlarına el konulup açlığa mahkum edildiğini, nüfusun %90’ına yakınının katledilip geriye kalanların büyük bir kısmının da insanlık dışı koşullarda sürgün edildiğini göreceklerdir. Zaman ve kullanılan silahlar farklı olsa da soykırımcıların yöntemleri büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. Bir farkla: Bugün Gazze’de soykırım dünyanın gözü önünde kameraların karşısında işlenmektedir. Çerkeslere uygulanan büyük soykırım ve sürgün, o zaman iletişim ve medya olanakları bugünle kıyaslanamayacak kadar kısıtlı olduğu için Gazze’deki kadar dünyanın gözü önünde olmamıştır.
Çerkesler soykırıma ve sürgüne uğramış bir halk olarak Gazze’deki soykırım ve savaş suçlarına duyarsız kalmamalıdır. Bu konu ‘’Hamas 7 Ekim’deki saldırıyı yapmasaydı’’ üzerinden okunup değerlendirilecek bir konu değildir. Bu meselenin tarihsel bir arka planı vardır ve bu arka plan meselenin bu basitlikte değerlendirilmesine olanak sağlamaz.
Rusya Federasyonu’nun Türkiye Büyükelçisi Aleksey Yerhov, 13.02.2020 tarihinde Sputnik Haber Ajansına verdiği demeçte Rus Çarlığı’nın Çerkeslere uyguladığı soykırım ve sürgünü Çerkeslerin Rus köylerine saldırıp köylüleri öldürmesi ve yağmacılığa bağlamış, böyle bir gerekçeyle koskoca bir halkın çoluk çocuk demeden soykırıma uğratılıp sürgün edilmesini meşru göstermeye çalışmıştı. Gerekçeler ve yapılanlar arasındaki büyük benzerlik dikkat çekici değil mi?
İsrail’in Gazze’deki tutumu dünya barışı ve dünyanın geleceği açısından çok endişe vericidir. Dünya bu azgınlığa dur demelidir. Zamanında durdurulmayan azgınlık daha cüretkar hale gelecek ve dünya için daha büyük problemlere yol açacaktır.