AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerini "Milletin beklediği tavır" olarak değerlendirdi. "Bu Türkiye'nin aslında özlenen tavrıdır" diyen Külünk, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Avrupa Birliği'ne yönelik sözlerinin son derece anlamlı olduğunun altını çizdi.
Külünk, AK Parti iktidarı öncesinde Türkiye'nin yönetiminde yer almış siyasetçi ve yöneticilerin Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye olan olumsuz bakış açısında payı olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Bu Türkiye'nin aslında özlenen tavrıdır. Dolayısıyla Türkiye'de devlet, milletin kesişme noktasıdır. Milletin beklediği ve de karar süreçlerinde milletin merkezde olduğu bir tavırdır. Son derece anlamlı. Çünkü Avrupa Birliği, Türkiye ile ilişkilerinde bugüne kadar hep kendini merkeze koydu. Türkiye'yi de periferiye yerleştirdi. Bu anlamda Türkiye'yi kendine muhtaç gördü, kendisinin de hiçbir şeye muhtaç olmadığını düşündü. Tabii bunda tek başına AB yöneticileri suçlu değil. Türkiye'nin bugüne kadar şansızlığı kendini farketmeyen yönetici elitleri ile yönetilir olmasıdır. Özellikle kompleksli siyasetçiler, kompleksli devlet yöneticileri vardı. Nedir bu kompleks; Batı karşısında yenilgi psikolojisi yaşayan bu tipler Ankara'da bugüne kadar genellikle devlet adına konuştular. Dolayısı ile Avrupa Birliği, Türkiye'den bu tip sesleri devlet başkanlığı düzeyinde duymaya hiç alışık değil."
BUNDAN SONRA AB DÜŞÜNSÜN
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sokaktaki vatandaşın hassasiyetini en iyi şekilde ifade ettiğini vurgulayan Külünk, Avrupa Birliği'nin bunu anlamakta güçlük çektiğini vurguladı. Külünk, "Bugüne kadar Avrupa Birliği, hep alttan alan, hep durağanlığı tercih eden, bekle gör politikası izleyen devlet adamlarına alıştı. Türkiye'de ilk kez devletle millet buluştu. Devlet ve millet aynı istikamette gidiyor. Devletin başı olan Sayın Cumhurbaşkanı'mızın sokaktaki vatandaşımızın hassasiyetlerini ve hissiyatını en yüksek düzeyde ifade etmesini Avrupa Birliği anlamakta güçlük çekiyor. Bugüne kadar alıştıkları yönetici tipleri kendilerinin karşısında mağlup duyguyla yaşayanlardı. Halbuki biz mağlup filan değiliz. Biz bir galip medeniyetiz. Hep kazanan, galip bir medeniyet anlayışının mensuplarıyız. O anlamda Sayın Cumhurbaşkanı'mız da Türkiye'nin devlet tarihinde son derece önemli bir çıkış yaptı. Bundan sonrasını Avrupa Birliği düşünsün" dedi.
İHTİYAÇ DUYULURSA REFERANDUM
Avrupa Birliği'ne yönelik eleştirilerini sertleştirerek sürdüren Külünk, "İhtiyaç duyulursa biz de müzakereleri vatandaşa götürürüz. Eğer milletimiz derse ki bu müzakereler tam üyelik yolunda devam etsin, devam eder. Değilse, ihtiyaç hissedersek bunu yaparız" diye konuştu.
Külünk, bu sürecin ardından AB'nin Türkiye aleyhinde her türlü entrikaya merkez olabileceğini belirterek, "Terör örgütlerinin merkezi olacaklar, teröre paydaş olacaklar, terörün aklını dizayn edecekler, Türkiye ile devlet düzeyinde iletişim kurmak yerine terör örgütleri üzerinden iletişim kurma ihtiyacı hissedecekler. Ama, bunu hissettikleri yerde, bu millet Çanakkale'de boyun bükmemiş, şimdi ise hiç boyun bükmez" dedi.
BU MİLLETE KABADAYILIK YAPILMAZ
İfade vermeye gitmeyen HDP Milletvekilleri Burcu Çelik Özkan, Ahmet Yıldırım ve Ayhan Bilgen'e de sert tepki gösteren Külünk, "Bu millete, bu devlete kabadayılık yapılmaz. Bu devlet, bu millet tarihte çok kabadayılar gördü. Ama hepsi de kabadayılığının bedelini ödediler. Dolayısıyla hukuk neyi emrediyorsa, hani demokrasiden bahsediyorlar ya, o bahsettikleri demokrasi neyi emrediyorsa, onu yapmalılar. Bir vatandaş mahkemeden çağrı geldiğinde ne yapması gerekiyorsa milletvekilinin de yapması gereken budur. Zaten bunlar terörün Ankara'daki şubelik vazifesini üstlendiler. Terör örgütünün Ankara'daki şubelik vazifesini üstlendikleri için millet nezdinde zaten mahkum olmuşlardır. Dolayısıyla mahkeme çağrılarına gitmeyerek, millete ve adalete kafa tutmak bir yanlıştır. Temenni ederim bu yanlıştan dönerler" diye konuştu.
KÜRESEL ÜST AKIL ÜZERİNDEN TETİKÇİLİK YAPIYORLAR
Külünk, HDP'nin milli bir yapılanma olmadığını vurgularken, "Bunlar büyük bir ihanetin içerisindeler" tespitini yaptı. Külünk, "Bunların vazifesi küresel üst aklın üzerinden Ankara'da tetikçilik yapmak. Bunlar milli değildir, gayrı millidirler. Bunlar Anadolu'nun topraklarından beslenmez. Bunlar Avrupa'nın başkentlerinden, Washington'un karanlık dehlizlerinden beslenir. Bunlar İstanbul, Konya, Diyarbakır suyu içmemiştir. Bunların içtikleri suda zehir vardır. Bu içtikleri sudan zehirlendikleri için bu milletin dünyasına zehir akıtmak istemektedirler. Dolayısıyla bunlar açıkça bir büyük ihanetin içerisindeler. Dokunulmazlık zırhı içinde olmalarının hiçbir anlamı yoktur" dedi.