Uganda'da temaslarda bulunan Erdoğan, Uganda Cumhurbaşkanı Yoweri Museveni ile gerçekleştirdikleri baş başa ve heyetler arası görüşmelerden sonra ortak basın toplantısı düzenledi, basın mensuplarının sorularını cevapladı. Basın toplantısı öncesi iki ülke arasında diplomatik, askerî, savunma, eğitim, turizm, spor ve enerji gibi alanlarda anlaşma ve mutabakat muhtıraları Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Uganda Cumhurbaşkanı Museveni huzurunda imzalandı.
Basın toplantısında konuşan Erdoğan, "Bu güzel ülkenin çalışkan insanlarının, bu yıl, Afrika’nın güneş enerjisiyle çalışan ilk otobüsünü üretmiş olduklarını öğrendim. Tebrik ve takdirlerimi ifade etmek isterim. Millî Marşında bile Uganda’nın çevreye, doğal kaynakların korunmasına, komşularıyla iş birliğine, ihtiyacı olanlara yardım elinin uzatılmasına verdiği önem anlatılıyor." dedi.
Erdoğan, Doğu Afrika’da istikrarı tehdit eden en önemli unsurun terörizm olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı: "Bu konuda 3 başlığı çok önemsiyorum. Bunun bir tanesi, mezhepçilik unsurudur. Bir tanesi, ırkçılık unsurudur. Bir diğeri de terörizm unsurudur. Örneğin 35 yıldır terörle mücadele eden ülkemizde, biz bunun bedelini bölgede çok ağır ödedik, ödüyoruz. Bölgenin en önemli tehdit unsuru şu anda mezhepçiliktir. İkincisi ırkçılık unsurudur. Ne yazık ki ırkçılık unsuru da terörizmi teşvik eden önemli başlıklardan bir tanesidir. Aslında bizim değerlerimizde ne Arap’ın Arap olmayana ne de Arap olmayanın Arap’a üstünlüğü yoktur. Üstünlük yaratıcıya yakın olmakla tanımlanır. Ve biz yaratılanı yaratandan ötürü severiz. Bizim için asla makam, mevki, ırk bunların hiçbirisi takdir sebebi değildir. Üçüncüsü terörizm. Bölgenin terör ve teröristle mücadelesinde bizler bugüne kadar çok büyük bir mücadele ortaya koyduk. Sizler zaten bunları yaşadınız, konulara hâkimsiniz. Bizler de terör mağduru olanlara destek vermeye devam edeceğiz."
Erdoğan, şunları söyledi: "Bugün imzalanan anlaşmalar, yaptığımız verimli görüşmelerin aslında bir neticesidir. Türkiye’nin, Afrika’da hiçbir sömürgeci geçmişi olmamıştır. Kıta ülkeleri ile kurmak istediğimiz ilişki de “eşit ortaklık, karşılıklı saygı ve kazan-kazan” temelindedir. Tüm alanlarda, savunma sanayinde, turizmde, ekonomide, ticarette, tarımda; bütün bu alanlarda ortak yatırımlar içerisine girebiliriz. Altyapı, üstyapı bu tür yatırımlarda tecrübelerimizi Uganda ile paylaşmaya hazır olduğumuzu değerli dostuma ifade ettim."
Uganda’nın geleceğinin çok daha aydınlık, çok daha parlak olacağına inandığını dile getiren Erdoğan, konuşmasını şu cümlelerle tamamladı: "Bu düşüncelerle ziyaretimin hayırlara vesile olmasını, “Beyaz Nil” kadar bereketli geçmesini temenni ediyorum. Kıymetli dostumun şahsında tüm Uganda halkını en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum."
"KITALARIN BU KADAR DENGESİZCE ŞEKİLLENDİĞİ BİR YAPI DÜNYADA ADALET DAĞITAMAZ"
Toplantıda soruları da cevaplayan Erdoğan, bir basın mensubunun, "Türkiye ve Uganda, Somali’deki barış faaliyetlerinde çok aktif bir rol üstlenmektedir. Ancak Birleşmiş Milletler, buraya ayırdığı bütçeyi azalttı. Somali’de yapılan çalışmalar hakkında ne söyleyebilirsiniz? AMISOM’a olan destek azalırsa ne olur?" şeklindeki sorusuna şu cevabı verdi:
"Birleşmiş Milletler’in Somali’ye ve AMISOM’a bu noktada bütçesini azaltmış olmasını ben doğru bulmam. Terörün tehdit ettiği böyle bir ülkeyi, bu noktada kendi başına bırakmak, çok ciddi bir yanlış olur. Tabi biz BM öyle veya böyle, nasıl adamı atarsa atsın, Somali’yi bugüne kadar yalnız bırakmadık, 2011’den bu yana. Yalnız bırakmamakta yine kararlıyız. Bildiğiniz gibi eğitimden sağlığa, altyapıya varıncaya kadar; havalimanından özellikle deniz işletmeciliğindeki limana kadar, burada Türk firmaları şu anda görev almış vaziyetteler. Önemli olan gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerle münasebet değil. Az gelişmiş veya en az gelişmiş durumda olan ülkelerle yardım elini uzatmak. Ve burada atılması gereken adım şu; hep söylüyorum bugün yine bunu sizlerle de paylaşacağım, ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyorum. Dünyanın en güçlü ülkeleri sayılan bu 5 ülke daimi üyedir. Ve 5 tane daimi üye, dünyanın kaderini belirlemektedir. 1. Dünya Savaşı’nın şartları içerisinde oluşan bu yapının devam etmesi kabul edilemez. Bu daimi üyelerin içerisinde, dikkat edilirse Afrika’dan bir tane ülke yoktur. Halkı Müslüman olan bir tane ülke yoktur. Kıtaların bu kadar dengesizce şekillendiği bir yapı dünyada adalet dağıtamaz. Efendim ‘geçici ülkeler var’ diyemeyiz. Geçici üyelerin orada herhangi bir fonksiyonu yoktur. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun bu konuda hassasiyet göstererek, bir dönüşümlü daimi üyeliği, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan öte Güvenlik Konseyi’ne yerleştirmek gerekir. Çünkü Dünya 5’ten büyüktür. Orada yeri geldiği zaman Uganda da yer almalı, yeri geldiği zaman Türkiye de orada yer almalıdır."