Bu hafta bir arkadaşımın çiftliğine gittiğim, şehirden altmış km uzakta tertemiz bir
hava,ne sanayi dumanı var,ne egzoz atığı var ,nede araç gürültüsü, pırıl pırıl, gökyüzü,
,inanılmaz çeşitlilikte kuş sesleri, güneş çok sıcak ama, insanı rahatlatan bir rüzgar.
Toprağın tüm cömertliğine kendini teslim etmiş, sayılamayacak çeşitlilikte sebze ve meyveler.
.kimisini çabalıyoruz, kimisinin yabani otlarını ayıklıyoruz, kimisinin verdiği ürünlerini
topluyoruz, toprak o kadar bereketli ki, yaradan da bir o kadar cömert.Ama bunlara sahip
olmak içinde emek gerekiyor.toprakta suni gübre yok, böcek ilacı yok,hormon yok tamamen
doğa ne öngördüyse o uygulanıyor.
Biliyormusunuz insan kendinden geçiyor, toprağa bir daldığınızda ,ne stres
kalıyor ,ne gerginlik,nede negatif düşünceler.Tamamen o ana odaklı,inanılır gibi değil hayal
kurmaya başlıyorsunuz,bu neyin göstergesi?, beyin sağlığının .Topraktan çıkardığım patates
,topraktan çıkardığım soğan,dalından kopardığı kabak domates v.s oracıkta tek tüpün üzerinde
bir yemek yapıyorum ve devasa bir meşe ağacının altında tadına doyum olmayan bir lezzetle
yemeğimizi yiyoruz,arada bir rüzgar oturduğumuz örtülerimizi uçuruyor,inanılmaz bir
keyif.tabi bu arada ciğerlerimiz bayram ediyor içimize çektiğimiz katıksız
oksijenle.Biliyormusunuz arada bunu kendimize yapmamız lazım.Beyin ve beden sağlığımız
için.Öyle oldu ki şehirler adeta gaz odalarına döndü ,insanlar zehir soluyorlar,yediklerimiz
derseniz adeta ölüm paketi ,yetmişli yıllarda bin kişide bir kansere rastlanırken,şimdi üç
kişiden biri böyle bir illetin pençesinde.altmışlı yıllarda bazen insanlara sinirli bir tip
denilirdi ,şimdi üç kişiden biri depresif atak geçiriyor.
Bütün bunların temeline baktığımız da, bilinçsiz yaşam kararları,acımasız doğa
tahribatları .doğayı katlettik,dünyayı cehenneme çevirdik,şimdi ne yapıyoruz,çıkış yolları
aramaya başladık.Yinede zararın neresinden dönersen kar hesabı.denizlerimizi kurtarmamız
lazım.oradaki sayısız canlılara bu kötülüğü yapmayalım bir an önce batırılan
doğayı,dağıyla ,deniziyle ovasıyla sağlığına kavuşturalım.onlar sağlığına kavuşursa bizde
sağlıklı mutlu oluruz buna inanın.bütün bunları yapabilmek için eğitim şart, eğitimli birey
bilinçli toplumları yaratır.eğitimli toplumlarda yaşam kalitesi yüksektir.ekonomisi
iyidir.bilimsel ve kültürel faaliyetler ön plandadır.böyle toplumlar koruyucu hekimliği
önemsiyor ve tedavi edici hekimlik ikinci planda.çünkü biliyorlar ki hastalığın faturası maddi
manevi çok ağır oluyor.görülüyor ki üçüncü dünya ülkeleri hastalıklarla cebelleşiyor.gelişmiş
ülkeler ilaç sanayiyi kuruyor, geri kalmışlar tüketiyor.eğitim eğitim eğitim.
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner104