Sarıbal, pamuk alım fiyatının en az 40 TL olması ve mevcut 160 kuruşluk destek priminin artırılması gerektiğini vurguladı. Vekil, AKP döneminde 18,8 milyon ton pamuk ithal edildiğini ve 33,8 milyar dolar ödendiğini belirterek, "Üretici emeğinin karşılığını alamazsa üretimden uzaklaşır, ithalat daha da artar," dedi.
Girdi Maliyetleri Üretimi Bitiriyor: Çiftçi Zor Durumda
Pamuk hasadının başladığı GAP, Çukurova ve Ege bölgelerinde verimin kuraklık nedeniyle düştüğünü belirten Sarıbal, girdi maliyetlerindeki fahiş artışa dikkat çekti.
-
Fiyat İstikrarsızlığı: Pamuk üretim maliyetinin kilogram başına 35 TL’ye ulaştığını, ancak serbest piyasada fiyatların 27-28 TL seviyesinde seyrettiğini açıkladı.
-
Maliyet Artışı: Son bir yılda ÜRE gübresinin yüzde 75,3, DAP gübresinin yüzde 51,3, mazotun ise yüzde 31 oranında arttığını belirtti.
-
Verim Düşüşü: ABD Tarım Bakanlığı raporuna göre, 2024/2025 sezonunda pamuk üretiminin yüzde 19 düşerek 700 bin tona gerileyeceğini söyledi.
-
Nedenler: Düşük fiyatlar, yetersiz su kaynakları ve artan kuraklık gibi nedenlerle çiftçilerin alternatif ürünlere yöneldiğini ifade etti.
İthalat Rekoru: 18,8 Milyon Ton Pamuk Dışarıdan Alındı
Milletvekili Sarıbal, AKP iktidarları dönemindeki dış ticaret dengesinin Türkiye aleyhine olduğunu rakamlarla ortaya koydu.
-
Ticaret Dengesi: AKP döneminde toplam pamuk ihracatının 2,2 milyon ton (4,2 milyar dolar gelir), ithalatın ise 18,8 milyon ton (33,8 milyar dolar ödeme) olduğunu belirtti.
-
Üretici Örgütlerinin Çöküşü: Tariş, Çukobirlik ve Antbirlik gibi kooperatif birliklerinin kamu desteği eksikliği nedeniyle piyasadaki etkilerini kaybettiğini, alımlardaki paylarının yüzde 25’ten yüzde 3,5’e gerilediğini söyledi.
Gümrük Birliği ve Pamuk: "Anlaşma Yeniden Gözden Geçirilmeli"
Pamukta dışa bağımlılığın temel nedenlerinden biri olarak Gümrük Birliği Anlaşması'nın yapısını gösterdi.
-
Hukuki Statü: Pamuğun AB-Gümrük Birliği kapsamında sanayi ürünü olarak işlem gördüğünü ve gümrük vergisinden muaf tutulduğunu hatırlattı.
-
Koruma Eksikliği: Bu durumun yerli üreticiyi korunamamasına neden olduğunu ve dışa bağımlılığı artırdığını söyledi.
-
Teklif: Gümrük Birliği Anlaşması'nın yeniden gözden geçirilmesi ve pamuğun tarım ürünü statüsünde değerlendirilmesi gerektiğini savundu.
"Türkiye Yüzyılı Yağmanın Yüzyılı Oldu": Doğa ve Kamu Yararı Eleştirisi
Orhan Sarıbal, AKP iktidarının yeni yasa teklifleriyle doğayı ve kamusal alanları şirketlere devrettiğini belirterek sert tepki gösterdi.
-
Kamu Yararı Yok Edildi: "Cumhuriyet’in ‘kamu yararı’ ilkesi yerle bir edilmiştir," diyen Sarıbal, yasalarda artık "halk" yerine "piyasa", "yaşam alanı" yerine "yatırım alanı" olduğunu söyledi.
-
Yasallaşmış Yağma: Ülkenin az gelişmiş ülkelerin klasik bağımlılık modeline sokulduğunu, doğanın ve tarım alanlarının şirketlerin yağmasına yasal kılıfla açıldığını iddia etti.
Bursa Örneği: Su Krizi ve Ekolojik Yıkım
Sarıbal, AKP’nin Meclis’e sunduğu Milli Parklar Kanun Teklifi'ne değinerek, Bursa’daki su krizi üzerinden ekolojik yıkımın geleceğin fotoğrafı olduğunu belirtti.
-
Milli Park Tehdidi: Kanun teklifinin korunan alanlarda "kamu yararı bahanesiyle otel, spa, dinlenme tesisi" gibi yapıların inşasına zemin hazırladığını ve ekolojik bütünlüğü tehdit ettiğini söyledi.
-
Bursa'nın Fotoğrafı: Bursa’nın barajlarını besleyen su havzalarının maden ve sanayiyle delik deşik edildiğini ve Uludağ’ın sularının şirket tesislerine indirildiğini anlattı.
-
Su ve Yaşam Hakkı: "Su şehri" Bursa’nın suyu en pahalı kullanan şehir haline geldiğini ve barajlardaki doluluk oranının yüzde 0,5’e düştüğünü vurguladı.
-
Gıda Enflasyonu: OECD verilerine göre Türkiye’nin yüzde 33,3 gıda enflasyonu ile 38 ülke arasında açık ara birinci olduğunu belirterek, gıda ve suyun temel insanlık hakkı olduğunu savundu.