CHP'li Sarıbal'dan Başkanlık Sistemi Değerlendirmesi

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "verin yetkiyi, görün etkiyi" sözleriyle hayata geçirilen başkanlık sisteminin 7 yıllık bilançosunu Meclis'te düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaştı.

Sarıbal, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin vaat ettiği "istikrar, refah, büyüme" yerine, ekonomiden yargıya, eğitimden toplumsal barışa kadar her alanda derin bir çöküş yaşandığını vurgulayarak, "Geride kalan 7 yıl, yıkımın tarihi oldu. Türkiye, 'tek adam' rejiminin enkazı altında" ifadelerini kullandı.


Cumhurbaşkanlığı Sistemi: İstikrar Değil, Derin Kriz ve Kurumsal Tahribat

Orhan Sarıbal, başkanlık sistemiyle birlikte tüm devlet kurumlarının yetkisinin tek merkezde toplandığını, bu merkezileşmenin özellikle 6 Şubat depremlerinde olduğu gibi kriz anlarında koordinasyonsuzluğu daha da derinleştirdiğini belirtti. Sarıbal'ın açıklamaları şöyle:

"Bu sistemle birlikte liyakatin yerini sadakat aldı. Devletin kurumsal yapısı tahrip edildi; Türkiye, tek kişinin iradesine mahkum edildi. Saray merkezli yönetim anlayışı, sadece hukuku değil, toplumsal barışı da boğdu. Tarikatlar, cemaatler ve mafya benzeri yapılar iktidar boşluklarını doldurdu. Gazeteciler, öğrenciler, akademisyenler, muhalif siyasetçiler susturulmaya çalışıldı; gözaltılar, soruşturmalar ve hukuksuz yargılamalar rutin hale geldi. AYM kararlarının yok sayıldığı, AİHM kararlarının tanınmadığı bir düzende hukuk değil, Saray’dan çıkan söz esas alındı. Bakanlar Saray’ın memurları haline geldi. Bürokrasi felç oldu."


Ekonomik Yıkım: İşsizlik, Enflasyon ve Gıda Fiyatlarında Rekor Artışlar

Başkanlık rejiminin özellikle dar gelirli kesimleri vurduğunu kaydeden Sarıbal, 7 yıllık sistemin faturasının halkın sofrasına açlık, cebine yoksulluk, geleceğine umutsuzluk olarak yansıdığını söyledi.

  • Dolar kuru: 2018 Haziran'da 4.81 TL olan doların bugün 39 TL'yi aştığını belirten Sarıbal, kur korumalı mevduat gibi politikalarla halktan alınan kaynakların zenginlerin kasasına aktığını ifade etti.
  • İşsizlik: DİSK-AR'ın hesaplamalarına göre, mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısının Nisan 2025'te 13 milyon kişiye ulaştığını duyurdu. Sarıbal, "Geniş tanımlı işsizlik Temmuz 2018’de yüzde 16,3 (5,6 milyon kişi) iken Nisan 2025’te yüzde 32,2’ye çıkarak rekor kırdı. 2018’den 2025’e geniş tanımlı işsizlik oranı 15,9 puan, yaklaşık 7,4 milyon kişi artmış durumda." dedi. Emeklilerin yüzde 68'inin ya çalıştığını ya da iş aradığını da ekledi.
  • Enflasyon: AKP hükümetinin ilk dönemlerinde enflasyonda düşüş yaşanırken, başkanlık sistemi sonrasında enflasyonun hızla arttığına dikkat çeken Sarıbal, 2005-2017 arasındaki 13 yılda yüzde 167 artan enflasyonun, son 7 yılda yüzde 788 arttığını söyledi. "Sadece bu veri bile tek adam rejiminin emek düşmanı karakterini ortaya koymaktadır" diyen Sarıbal, Türkiye'nin yüzde 37,86 yıllık enflasyonla dünyada enflasyonun en yüksek olduğu 6. ülke konumunda olduğunu belirtti.
  • Gıda Fiyatları: Sarıbal, son 7 yılda gıda fiyatlarının 11 kat arttığını vurguladı. Patates ve dana etinin 14 kat, yumurta, margarin ve kuzu etinin 13 kat, meyvelerin 12 kat, süt, tavuk eti, sebze ve makarnanın 11 kat arttığını, ekmek fiyatlarındaki artışın ise 10 kat olduğunu açıkladı. Elektrik, benzin, motorin ve doğalgaz ücretlerindeki artışların da genel enflasyonun üzerinde gerçekleştiğini dile getirdi.

Yoksulluk Riski Artıyor: Yaşam Borçla Dönüyor

2018 Haziran'dan bu yana artan fiyatlar ve hayat pahalılığı nedeniyle yaşamın zorlaştığını kaydeden Sarıbal, dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenebilmesi için gereken harcamanın 25 bin TL'yi, yoksulluk sınırının ise 81 bin TL'yi aştığını belirtti. "Türkiye'de 18 milyon 675 bin vatandaş yoksulluk riski ile yaşıyor" diyen Sarıbal, "Maaş artışları enflasyon gerisinde kaldı. Alım gücü yok oldu, temel ihtiyaçlar bile lüks. Yani bu ülkede çalışan da aç, emekli de aç, aileler zaten perişan. Saray’da ise her şey tastamam. Şatafat yerinde, israf tam gaz." ifadelerini kullandı.

Sarıbal, sosyal yardım alan hane sayısının 2018'den 2024'e 3,5 milyondan 4,6 milyona yükseldiğini de ekledi.


"Nas Ekonomisi"nin Yıkıcı Etkisi: Borçlar Katlandı

2018'de "Yeni Ekonomi Modeli" adıyla başlatılan rejimin Türkiye'yi derin bir ekonomik uçuruma sürüklediğini belirten Sarıbal, Merkez Bankası politika faiz oranının Haziran 2018’de yüzde 17,75 iken Nisan 2025’te yüzde 46’ya yükseldiğini söyledi. Erdoğan'ın "Faiz sebep, enflasyon neticedir" sözlerine rağmen faizlerin düşürülmesiyle enflasyonun düşmek yerine ortalığı kasıp kavurduğunu ifade etti.

Sarıbal'ın açıkladığı rakamlara göre:

  • Hazine'nin iç ve dış borçları 11 trilyon 64 milyar liraya çıktı.
  • 2024 yılı faiz giderleri 1 trilyon 270 milyar TL olarak gerçekleşti.
  • 2025'in ilk beş ayında merkezi yönetim bütçesinden toplanan verginin 469 milyar TL'si işçilerin sırtından kesilirken, şirketlerden alınan kurumlar vergisi sadece 23.7 milyar TL'de kaldı. "İşçi, patronun 20 katı vergi ödüyor" dedi.

Milletvekili Sarıbal'ın açıkladığına göre, Türkiye'de yaşam borçla ve kredi kartlarıyla sürdürülebiliyor. Halkın bankalara ve finans şirketlerine olan kredi borcu 4 trilyon 726 milyar liraya yükseldi. Bankaların ve finans kuruluşlarının zamanında tahsil edemediği bireysel borçlar nedeniyle icra takibine alınan alacaklar 176,3 milyar liraya ulaştı. Kredi kartı borç bakiyesi ise 2 trilyon 286 milyar liraya çıktı.


Başkanlık Rejimi Tarımı Bitirdi: İthalat Artıyor

Sosyal Güvenlik Kurumu'na kayıtlı çiftçi sayısının 2021'de 1 milyonken, 2024 yılı sonunda 419 bine gerilediğini vurgulayan Sarıbal, başkanlık rejiminde tarımsal büyüme oranının yüzde 1,4'e düştüğünü belirtti.

  • Tarımsal istihdam 2018-2024 döneminde 455 bin kişi azalarak 5,3 milyondan 4,8 milyona düştü.
  • Tarımsal desteklerin GSYİH içerisindeki payının 2018'de binde 4 iken 2025'te binde 2'ye gerilediğini belirtti.
  • Çiftçilerin bankalara olan borçları ilk kez 1 trilyon lirayı aşarak 1 trilyon 9 milyar liraya çıktı.

Sarıbal, başkanlık rejiminin canlı hayvan ve kırmızı et ithalatını artırdığını belirterek, 2018-2025 arasında 6,3 milyar dolarlık hayvan ithalatı yapıldığını açıkladı.


Demokrasi ve Hukukta Derin Çöküş: Uluslararası Endeksler Alarm Veriyor

Türkiye'de uluslararası endekslerin alarm verdiğini ve çöküşün derinleştiğini ifade eden Sarıbal'ın aktardıklarına göre:

  • Freedom House 2025 Dünya Özgürlükler Raporu: Türkiye, son 10 yılda özgürlüklerin en fazla gerilediği ilk 10 ülke arasında yer aldı ve "Özgür Olmayan Ülkeler" kategorisinde kaldı.
  • Hukukun Üstünlüğü Endeksi: Türkiye, 2018'de 113 ülke arasında 101. sıradayken, 2025'te 142 ülke arasında 117. sıraya geriledi.
  • Sınır Tanımayan Gazeteciler Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi: Türkiye, 2018'de 157. sıradayken, 2025'te 159. sıraya düştü.
  • Çevresel Performans Endeksi: Türkiye, 2018'de 108. sıradayken, 2022'de 172. sıraya kadar geriledi ve 2024'te ancak 140. sıraya çıkabildi.
  • Uluslararası Şeffaflık Örgütü Yolsuzluk Algı Endeksi: Türkiye, 2018'de 78. sıradayken, 2024'te 107. sırada yer alarak 6 yılda 29 basamak geriledi.

Sarıbal, Türkiye'nin ya bu piyasacı, rantçı, dinci düzenle birlikte çöküşe sürükleneceğini ya da kamucu, halkçı, laik, emekten ve doğadan yana bir siyasetin ışığıyla yeniden ayağa kalkacağını ifade etti.