Türkiye soluk soluğa girdiği bir seçim sürecini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zaferi ile noktaladı. 24 Haziran seçimleri Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığına taşırken, Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu’nun varlık nedenlerini, sorgulanır hale getirdi. Devlet Bahçeli önderliğinde ki MHP ise bütün anket firmalarını yanıltarak, oylarını koruma başarısı gösterip, mecliste kilit parti konumuna oturdu. 



AK PARTİ
Bu seçimlerde gösterdi ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan Türk halkı ve AK Parti seçmeni açısından, liderden öte, adeta bir efsane olmuş. Nasıl ki bir zamanlar, futbol efsanesi Maradona, Arjantin’i zaferden zafere taşıdıysa, siyasi bir efsaneye dönüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan’da, AK Parti’yi zaferden zafere taşıyor.
Bu AK Parti için hem iyi, hem de kötü. İyi olan tarafı, Türk siyasi tarihinin en başarılı liderine sahip olmaları. Kötü tarafı ise, AK Partili Milletvekilleri hatta  Bakanlar ile Tayyip Erdoğan’ın arasında kapasite olarak fark değil  adeta uçurum olması. Erdoğan hepsinden açık ara önde. Bu da hem AK Parti’nin kaderini, Erdoğan’ın kişisel performansına bağlı kılıyor, hem de AK Parti’de ki herkesi Erdoğan’ın gözünde vazgeçilebilir bir konuma getiriyor.



CUMHURİYET HALK PARTİSİ
Seçim sonuçlarını CHP açısından biraz daha irdeleyecek olursak, başarı ve başarısızlıklar hemen önümüze çıkıveriyor. Sağ seçmen oranının,  %60-70 bandında olduğu bir ülke de, sol tandanslı Muharrem İnce’nin, seçimi kazanacağına inanmak, aya duble yol yapmak söylemine inanmak gibi bir şeydi. Fakat zihinsel bir takip dürtüsü ile milyonlar, bu hayalin peşine takıldı. Gerçi Muharrem İnce, meydanlarda ve televizyon programlarındaki  performansı ile bu hayali sürekli büyütse de, bu hayal günümüz Türkiye’si için henüz çok erkendi. Muharrem İnce CHP tarafından aday gösterilinceye kadar, Meral Akşener arkasına aldığı rüzgârla, muhalif seçmene umut gibi gözüküyordu. Stratejik açıdan bakıldığında, Meral Akşener’in AK Parti içinde bulunan, yerel yönetimlerden ve milletvekili listelerinden dolayı mutsuz olan bir %10’luk seçmenden oy alma potansiyeli vardı. Ayrıca gözlerden kaçan, AK Parti içinde Saadet Partisi’ne yakın olan %5’lik bir seçmeninde tam olarak ne yapacağına karar verememesiydi. Bütün bu olasılıkları CHP yönetimi ve Muharrem İnce göremedi ama Cumhurbaşkanı Erdoğan gördü ve hemen gereğini yapmaya başladı. Düzenlediği mitinglerde, bay Kemal, bay İnce diye diye, Akşener’i halka unutturarak, seçmeni Muharrem ince ile kendisi arasında tercih yapmaya zorladı. Merkez medya, Muharrem İnce’nin nerdeyse bütün mitinglerine canlı olarak bağlanıp, Muharrem İnce’yi ekranlara taşıdı. CHP yönetimi ve Muharrem İnce, BAYRAM DEĞİL SEYRAN DEĞİL BU MEDYA NEDEN DİĞER ADAYLARI DEĞİLDE, BİZİ ÖN PLANA ÇIKARIYOR sorusunu kendilerine sormak yerine, gaza gelip erken den kendilerini ikinci turda görmeye başladılar. Sonra da bu rüya, seçim gecesi gazeteci İsmail Küçükkaya’ya atılan ADAM KAZANDI tweeti ile son buldu.
Kader denilen olgu seçim süreci boyunca CHP’ye, yenilgiye giden stratejilerinden dönmeleri için 4 kritik düşünme noktası verdi.
1. İbrahim Kalın ile Hulusi Akar’ın Abdullah Gül’ü ziyaret etmesi.
 2. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BBP ve Saadet Partisi gibi son seçimlerde %1’e yakın oy alan sağ partileri Cumhur İttifakı çatısı altında birleştirme gayreti.
3. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitinglerde kendisine muhatap olarak sadece Muharrem İnce ile Kemal Kılıçdaroğlu’nu alması.
4. Merkez medyanın sadece Muharrem İnce’nin mitinglerine canlı bağlanması.
CHP bu 4 olguyu iyi analiz edebilseydi, belki seçimin sonucu farklı olabilirdi.
Çünkü STRATEJİNİZ YANLIŞ İSE, TAKTİK DOĞRULAR İLE ZAFER KAZANAMAZSINIZ.  Muharrem İnce , sadece yanlış bir strateji de, taktik doğrular yaparak %30 bandını aştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, ilk baştan belirlediği doğru stratejiye sadık kalarak, zekice bir zafer kazandı.  Büyük olasılıkla da, ilerleyen süreçte, Kemal Kılıçdaroğlu koltuğunu Muharrem İnce’ye devredecek. Çünkü Muharrem İnce gösterdiği performans ile bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimi için ışık veriyor. 



 İYİ PARTİ
Güzel düşünülmüş bir isimle çıktıkları yolda, oy oranı olarak nereye evrilecekleri tahmin edilemezken, CHP’nin adayı Muharrem İnce’nin iyi performansı nedeniyle hayal kırıklığı yarattılar. Bazen gerçekler sizin bakış açınız ile yer değiştirir. Yeni kurulan bir parti diye bir pencere açıp bakacak olursanız, ilk seçimlerinde almış oldukları %10’luk oy oranı gayet tatminkâr. Pencereyi seçmenin umudu olma açısına doğru çevirirseniz, sonuç tam anlamıyla bir hayal kırıklığı. Çünkü yerine göz diktiğiniz parti, kurulduktan sonraki ilk seçimde tek başına iktidar olmayı başarmış bir parti. Meral Akşener , İYİ Parti’yi meclise sokmayı başardı ama şimdi onu başka tehlikeler bekliyor.  İYİ Parti içinde Koray Aydın ve Ümit Özdağ gibi güçlü siyasi kişilikler var. Özellikle de Koray Aydın daha önce MHP’de Devlet Bahçeli’nin karşısına rakip olarak çıkmış bir isim. İlerleyen süreçte Meral Akşener’in popülerliğinde azalma olursa, genel başkanlığı tehlikeye girebilir. 



MLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ
MHP 24 Haziran Genel Seçimlerinin yıldızı oldu. Bazı anketlerde Bursa’dan Milletvekili çıkaramayacağı iddia edilse de, Bursa’dan 2 Milletvekili çıkardılar. Ulusal bazda aldıkları oy ve çıkardıkları Milletvekilleri ile kilit parti haline geldiler. İçlerinden İYİ Parti çıkmış iken, %10’dan fazla Milletvekilliği almaları büyük bir başarı. Yanılmıyorsam yakın siyasi tarihimizde bunu başarmış bir parti yok. Aldıkları oy oranı ile yakın geleceğin en dengeleyeceği siyasi gücü oldular. Unutulmamalıdır ki MHP hapşırsa, AK Parti hasta olur.  İsmet Büyükataman’ın önderliğinde yaklaşan yerel seçimlerde, Bursa’da alacakları oy oranı, daha şimdiden merakla bekleniyor.



SAADET PARTİSİ
Saadet Partisi, bu seçimin en büyük hayal kırıklıklarından biri oldu. Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı gösterme çabası ile tüm dikkatleri üzerlerine çekseler de, Meral Akşener’in kabul etmemesi nedeniyle seçime Temel Karamollaoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı ile başladılar. Objektif bir gözle bakıldığı zaman, Abdullah Gül'ü aday gösterme düşüncesi stratejik olarak çok doğru bir hamle idi. Bu hamle Meral Akşener'in kişisel hırsı ve CHP tabanından gelebilecek olumsuz eleştiriler nedeniyle İYİ Parti ve CHP tarafından kabul görmedi. Abdullah Gül kozunu kaybeden Temel bey, gayet ılıman birleştirici ve kamuoyunun Saadet Partisi’nden beklemediği kadar demokratik söylemler ile seçmen karşısına çıkınca, bir anda seçmende karşılık bulamayan bir şehir efsanesine dönüştü. Popülerliliği muhalif seçmenin gönlünde büyüdü ama sandıkta küçüldü. Temel Karamollaoğlu gayet iyi niyetli, sempatik, güler yüzlü bir siyasetçi. Bizim halkımız ise kora kor mücadele eden, tatlı sert siyasetçi tipini seviyor. Temel bey bu haliyle sandıkta zafer kazanmaya çok ama çok uzak. Birde hiç gerek yokken, kimin aklı ile yapıldı bilmiyorum ama isminin başına BİLGE BAŞKAN sıfatı getirildi. Bu adam siyasetçi, Mitoloji kahramanı değil ki. Ne gerek vardı böyle fantastik söylemlere. Bilgi ve tecrübe bakımından dolu bir adamı, evliya filmlerinde ki aksakallı, tatlı yüzlü amcalar gibi mistik bir havaya sokmak, sandıkta ne zaman başarı getirdi ki, bu seçimlerde getirsin. Bir diğer sıkıntı ise, genel başkanlığın Recai Kutan, Mustafa Kamalak ve Temel Karamollaoğlu arasında el değiştiriyor olması. Partide nispeten daha genç başkan adayları çıkmıyor.  Saadet Partisi artık adrenalin seviyesi yüksek, toplumu heyecanlandırabilecek genç bir lider ile şansını denemeli. Saadet Partisi ile genç lider olgusunu yan yana koyduğunuz zaman, hemen akıllara Fatih Erbakan geliyor. Fatih Erbakan ismini biraz irdelediniz mi, insanın aklına olumlu ve olumsuz bir sürü olasılık geliyor. Genç olması avantaj gibi gözükürken, babasının ölümünden sonra Saadet Partisi’nde genel başkanlık yarışına girmesi, olmayınca da partiden ayrılması olumsuzluk olarak göze batıyor. İsmi Fatih diye, seçmenin kalbini fethedeceğinin bir garantisi yok. Saadet Partisi’nin bir an önce silkinip, üzerindeki ataleti atarak, güttüğü siyaseti yeniden dizayn etmeli. Yoksa bir azınlık partisi haline dönüşmek üzereler.
 
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner104

banner105

banner97

banner108