Yaklaşık 6.000 yıl önce başlar hikayemiz bazıları 5.000 yıl da derler 8.000 yıla çıkanlar da vardır..

Tek halk, sonra tarihsel süreç içinde kavgasız gürültüsüz kardeş kardeş ayrışmalar. Adigeler, Abazalar, Ubıhlar...Hepsi aynı kökten yani. Dilde farklılaşmalar haliyle. Bu üçlü guruba Svanlar'ı dahil edenler de vardır. Bazıları Ubıh’lar faklıdır da diyorlar. O kadar detay bizi değil antropologları ilgilendirir.

Hatti, Kimmer, Meot, Sind, Apsil, Abazg vs vs meselelerine gireresek iş çok uzar. Arada yaşanan çok şey var onları da atlayalım. Detaylı bildiğimi de söyleyemem zaten.

Anavatandaki son 300 yıl çetin bir mücadele içinde geçer. 300 yıl diyoruz ama mücadele bundan çok daha uzundur aslında. Rus zulmüne karşı topraklarını, dilini, geleneklerini, kısmen dinini korumak için topyekun yürütülen bana göre şanlı bir mücadele. Arada çatlak sesler de duyulur ama. Duyulmazsa olmaz zaten.

Meseleye başka devletler karışır, Osmanlı, İngiltere, sonra Fransa, Almanya. Kirli pazarlıklar, türlü desise, Türkçülük karışır bir de meseleye, müridizm de cabası. Karşıda dev bir güç. Namert bir savaş, katliamlar. Sonuç ‘’ Yenilgi ‘’. 152 yıl önce.

Merhametli Rusya ‘’ Topraklarınızı terk edin, size göstereceğimiz şahane yerlere dağılın yada halifenin ülkesine gidin ‘’ lutfunda bulunur. Halifenin çığırtkanları çoktan başlamışlardır zaten halkın arasında dolaşıp ‘’ Gelin kardeşlerim gelin, sizi mutlu, müreffeh bir hayat bekliyor din kardeşlerinizin ülkesinde ‘’ propogandaları yapılmaktadır. Sonunda halkımız der ki ‘’Bize gösterilen yerlerde yaşayamayız. Rus’un elinde dilimizi, dinimizi ( Aslında geldiklerinde şaşıracaklardır. Buradaki din kendilerininkinden epeyce farklıdır. O da ayrı konu. ) geleneklerimizi, kendimizi kaybedeceğimize halifenin ülkesine gideriz mecburen, bir arada oluruz en azından.‘’ Halife de aslında o kadar kötü niyetli değildir, önce kendi ülkesinin çıkarlarını düşünmektedir o ayrı, ama çok fazla insan geleceğini de zannetmemektedir. Hesap tutmaz.

Gelmeden öldürülürler, yolda ölürler bunları geçelim.

Gelince de ölmeye başlarlar sefaletten, açlıktan, hastalıktan. Çocukları kaybolur, esir pazarlarında satıldıkları bile söylenir. O çocuklardan bir daha haber alınamaz. Buralar detay. Anlatmakla bitmez. Ama atlanmaması gereken bir husus vardır. '' Bir daha eskisi gibi bir araya gelemeyecek şekilde dağıtarak iskana '' azami itina gösterilir. Anlaşma böyledir.

Hep geri dönme umudu vardır sürülenlerde, öyle söylendiği gibi '' Aman ne iyi ettik de geldik, nasıl da mutluyuz '' diyen yoktur yani. Ama bakarlar ki olmayacak artık tek amaçları bulunmaktadır. Geldikleri bu ülkede tutunabilmek, dışlanmamak kendilerine, yeni bir hayat kurmak. İnsani şeyler yani. Dillerini, geleneklerini, varlıklarını kaybetmemek için 300 yıl mücadele eden atalarımız yavaş yavaş entegrasyon kisveli asimilasyona teslim olurlar, dillerini, geleneklerini, benliklerini yitirmeye başlarlar. Sürgünün doğasında asimilasyon vardır ve onların asimilasyonu düşünecek halleri yoktur, yaşamaktır en önemli dertleri ve gayeleri. Tekrar sürülmemek.

Zaman geçer devran döner. Yine canla başla mücadele, sayısız öldükleri savaşlar, hep birlikte kurulan Cumhuriyet. Yeni rejim gelir, ULUS DEVLET oluşturacağım der. Dili yasaklar, isimleri değiştirir, adınıza leke sürülür, zar zor 150 kişiye tamamlanan hainler listesi hazırlanır, yeni sürgünlerle gözdağı verilir. Kendilerince yapılanlar makuldür. Halkımız yine sessizdir. Yaşamalıdır. Sonuçta insandır. Halkla bir sorunları yoktur aslında.

Bunlar biter çok partili sistem, dinin siyasete girmesi, ihtilaller falan. Özellikle 1980 ihtilali, köyden kente göçün hızlanması, çarpık kentleşme, zaten dağınık olan Çerkes halkının istemeden de olsa darmadağınık yerleşimi, bireyselleşme vs vs.

İyi yönetilemezse başlıbaşına bir sorun olan küreselleşme illeti. Doğru kullanılmadığında şeytanlaşan İnternet.

Hızlı geçiyorum,

Birçok Çerkeslik türer.

Köylüler, şehirliler, o, şu, bu bölgeliler,

Şu derneğe gidenler, öbür derneğe gidenler, derneğe gitmeyenler.

Dil bilenler, dil bilmeyenler, anlayan ama konuşamayanlar, dil bilip hayra kullanmayanlar, dil bilmeyenleri adamdan saymayanlar

Kirilciler, latin alfabeciler

Yabancı ile evlenenler, Çerkes ile evlenenler,

Saf kan Çerkesler, melezler. Babası Çerkes annesi değiller. Annesi Çerkes babası değiller, Çerkesmetreciler,

Anavatanda yaşayanlar, diasporada yaşayanlar, diaspora kavramını reddedenler

Elitler (?), avamlar, okumuşlar, cahiller,

Demokratik toplumlardaki olağan farklılıklar;

Gelenekçiler, Reformcular, Post-modernler, Türk Milliyetçileri, Türk - İslam sentezcileri, Çerkes Milliyetçileri, Çerkes- İslam sentezcileri, Sosyalistler, Demokratlar, Dindarlar, Dinciler, Ateistler, Deistler, Geri dönüşçüler, Burada kalıcılar, şu parti sempatizanları, öbür parti sempatizanları,sistem karşıtları....

Gel zaman git zaman '' Dilim, geleneklerim, demokratik haklarım '' diyenlerin sesi cılız cılız da olsa çıkmaya başlar. 3-4 nesil sonra sürgün veya işgal edilen ülke halklarının hepsinde görülür bu az yada çok.

Halkımızın demokratik ve kültürel hakları, varlığının devamı, bugünümüz ve geleceğimiz için emek verilmesi, gayret gösterilmesi, mücadele edilmesi açısından baktığımızda da 4 temel Çerkes tipi ortaya çıkar.

‘’ Hıı? O ne ? Hiç duymadım. Bilmiyorum, haberim yok. Şeşen kaşen, psihalive, yetmez mi Çerkesliğe ‘’ diyen Çerkes tipi.

‘’ Asimile olduk, dilimiz gitti, kültürümüz perişan, hızla yok oluyoruz, çok sürmez 10 sene içinde Çerkes falan kalmaz ortada. Zaten yok ki. Bir ben varım bir de benim gibi küçük bir azınlık. ‘’ diyen kibirli ve felaket tellalı Çerkes tipi.

‘’ Neyimiz eksik, mutlu mesut yaşıyoruz. Türkiye bize kucak açmasaydı halimiz nice olurdu ? Ne o öyle hak falan ? Hepiniz hainsiniz. Hayat ne kadar güzel ’ diyen Çerkes tipi

‘’ Evet, çok yıprandık, çok şey kaybettik, ama hala ayaktayız. Dil ve kültür öğrenilir. Okuyanlarımız, yazanımız, anlatanlarımız çoğalır. Bir kişi 10 kişiyi 10 kişi 100 kişiyi kendine getirir, sayı 100 binleri bulur. 100 binler birlik olur, siyasi ve ekonomik olarak güçlenir, demokratik haklarını da kazanır ve ‘’ Biz eşit haklarla ve biz olarak hala dimdik ayaktayız, anavatanımızı da unutmayız ‘’ diye haykırır ‘’ diyen azimli ve umutlu Çerkes tipi.

( Bir de Çerkes olmayıp da Çerkesler hakkında ahkam kesmeye bayılanlar vardır, aman sizi yanıltmasın )

Deniz dalgalanmadan durulmaz...

İşte Türkiye Diasporası Çerkeslerinin son derece muhtasar tarihi budur.

Sevgi ve saygıyla kalın.

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Misafir Avatar
Süha Baytekin 8 yıl önce

bu yazı daha uzun olacaktı :)

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner104