Türküler , şarkılar ağıtlar efsaneler masallar edebiyatın olmazsa olmazlarıdır. Hemen her türkünün veya ağıdın muhakkak bir öyküsü vardır. Yaşadığımız coğrafya bu anlamda zengin hazinelerle doludur.
Buna örnek olarak aklıma ilk gelen Tokat yöresine ait ‘’Hey Onbeşli ‘’ türküsü …
Bu türkünün öyküsünü ve sözlerini okuduğumuzda aslında bir türküden çok bir ağıt olduğunu anlıyoruz. Çanakkale Savaşı'na katılan Tokatlı Halil ve sevdiği Hediye’nin aşk öyküsü anlatılır bu türküde.
Kulaktan kulağa aktarılarak gel zaman, git zaman ağıtın nağmeleri bir türküye ve hatta düğünlerde çalınıp oynanan bir oyun havasına dönüşmüştür.

Bu toprakları vatan bilmiş, vatan eylemiş hiç kimsenin savaşa giderken hele vatan savunmasında üzülmesi, ağlaması söz konusu bile olamaz.Tam aksine gençleri askere gönderirken bile çoğu yerde eğlence yapılır. Bu bağlamda ağıtların zaman geçtikçe türküye veya şarkıya dönüşmesine şaşmamak gerekir.

Size aktaracağım hikayede de böyle bir dönüşüm söz konusu.

Bir edebiyat meraklısı olarak ; geçmişimize kültürümüze ait ağıtları, türküleri ve bunların öykülerini derlemek konusunda daha gayretli ve titiz olma taraftarıyım.Türk edebiyatı bu bakımdan çok zengin…

Anadolu’nun her bir köşesi sayısız efsanelerle türkülerle bezenmiş.

Bizler bu vatanda kültür mozaiğini oluşturan renkleriz …
Bu çok renklilik aynı zamanda kültürelve sosyolojik zenginliğimizin başlıca sebebi…
Ben de bu kültürel çeşitliliği oluşturan topluluklardan birine mensubum. Dedeleri Kafkasya ‘ dan gelmiş bir Çerkesim. Topluluk dedim lakin nufusumuz Ruslara karşı yapılan bir asıra yakın vatan savunması nihayetinde çok azalmış ve bunun sonucunda sağ kalabilmiş olanlar dünyanın dört bir yanına dağılmışlar. Dolayısıyla kültürümüzün yok olmaması adına başta dil olmak üzere bizi biz yapan değerlere sahip çıkma ihtiyacı hasıl olmuştur.
Son on, onbeş yıldan bu yana açılan dil kursları ve okullarda oluşturulan dil sınıfları , devletimizin sunduğu imkanlar için müteşekkiriz.
Kültürel değerlerimize olan bu sahip çıkma dürtümüz vatana olan bağlılığımızı azaltmaz , aksine arttırır.

Çerkesçe’de ağıta ‘’ğıbze’’ , şarkıya ‘’vored ‘’ diyoruz. Yapılan eğlencelerde ve düğünlerde bu voredler akordiyon eşliğinde söylenir ve adına ‘’kafe ‘’ dediğimiz mahalli oyunlara fon müziği oluşturur.
İşte bu voredlerden birinin öyküsünü anlatacağım sizlere…
Bu voredin adı ‘’Hapaşe’’…
Sözlerini ve melodisini her duyduğumda hüzünle karışık bir gurur duyduğum . etkilendiğim bir vored …Bunun sebebi voredin hikayesinde bahsi geçen ‘’HAPAŞE’’ nin soyundan geliyor olmam sanırım…
Bu şarkının hikayesini sağlığında rahmetli babamdan derlemiştim.Kendisi çocukluk ve gençlik yıllarında dedeme misafirlerini ağırlamada yardımcı olurmuş, büyüklere hizmet etmeyi sever, onların kendi aralarında ettikleri sohbetleri can kulağıyla dinlermiş. Size öyküsünü anlatacağım bu ğıbze (ağıt) ya da sonraki formatıyla vored (şarkı) , köyümüzde adına ‘’ haceş’’ dediğimiz misafir odasında , dedemin arkadaşlarıyla ettiği sohbetlerde dinlediği bir öykü.

Bana da bizzat babam anlatmıştı ,ben de yazıp kayıt altına alma gereği duydum o yaşıyorken…
Bu konuda onun manevi desteği ve motivasyonu bana rehberlik etti. Kendisi bana ve yakın çevresine okuma sevgisini aşılayan, devamlı okuyan , ilgi duyduğu alanlarda araştırma yapan , çok tahsili olmamasına rağmen kendisin i yetiştirmeyi başaran ender insanlardandı…
Kendisinin bizzat Pınarbaşı Dergisi nde kaleme aldığı bir kaç yazısı var….
Ruhu şad olsun.Bu hikayeyi bizzat dedemden dinleme şansım olmadı zira onu ben doğmadan önce kaybetmişiz .
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda halen daha çok Kayseri, Pınarbaşı ve dolayısıyla Uzunyayla Çerkesleri arasında bilinip, çalınan , söylenen ‘’HAPAŞE VORED ‘’ inin öyküsü şöyle ;‘’Çok eskiden Kafkasya ‘da seçkin aileler erkek çocuklarını ‘’pur’’ denilen aileye eğitilmeleri İçin teslim ederlerdi .’’Pur ‘’ olarak belirlenen öyle sıradan gelişi güzel bir aile olmazdı.Bu aileye teslim edilen çocuk örf ve adetleri kendi ailesinden ayrı daha bir ciddiyetle öğrenir , delikanlı çağına gediğinde ; ata binme, silah kuşanma konusunda eğitilir ve adına ‘’zeygo ‘’ denilen yetişkinlerin katıldığı av gruplarına katılırdı.

Çerkeslerde önce soy ismi sonra kişinin ismi söylenir. Bir topluluğa girdiklerinde kendilerini bu şekilde tanıtırlar. Bu hikayenin kahramanı HAPAŞE FATFGERİ pur verildiği aile olan NOĞOYPŞ in nezaretinde yetiştirilmiştir.

Fatgeri fiziksel bakımdan çok yakışıklı bir delikanlı olmuştu . Eğitilmek üzere verildiği ailenin BARİNE adında oldukça güzel ve maharetli bir kızı vardı. Bu ailenin yanında çalışan DAVURHAN adında içten içe Barineye aşık ,onunla evlilik hayalleri kuran biri vardı. Ancak Barine çok yakışıklı,becerikli ve asil olan HAPAŞE FATGERİ ‘ ye meyletmişti, Davurhan ‘a hicbir şekilde bir gelecekleri olamayacağını ima etti. Davurhan Barine nin kendisine yüz vermemesinin sebebi olarak HAPAŞE FATGERİ yi görüyor ve gün geçtikçe onu içten içe BARİNE den kıskanıyordu. Fatgeri ise kendisini eğitilmek üzere emanet verildiği ailenin bir ferdi olarak görüyor, Barine nin güzelliğine ,ona karşı hisleri olduğu halde bunu hiçbir şekilde açığa vurmuyor , Barine ‘ yi bir yakını olarak gözetiyordu.Fatgeri’nin tutum ve davranışları , örf ve adetlere olan intibakı , at binme, silah kullanmada ki becerisi muhitin ileri gelenleri ve eğitilmek üzere verildiği ailenin büyüğü tarafından takdir ve beğeni görmeye başlamıştı. İlerleyen günlerde bir ‘’zeygo’’(av) grubu oluşturuldu.Bu grubun içinde Davurhan da vardı, yaşça büyük olduğundan dolayı grupta sözü dinleniyordu. HAPAŞE de zeygoy a katılmak istedi. Onun zeygo grubuna katılmak istediğini duyan Davurhan ,Fatgeri nin maharetini ve becerisini bildiğinden bu gruba katılmasını istemiyor, bahaneler ileri sürüyordu . Bunun üzerine Hapaşe gruba katılabilmek için eğitilmek üzere verildiği ailenin büyüğü olan NOĞOYIPŞ e yalvardı ve ondan izin aldı . izin aldıktan sonra grupla yola çıktılar.I

Av esnasında (zeygo) da HAPAŞE , gençliğinden umulmayacak derecede büyük başarı gösterdi ve ava giden grubun beğenisini kazanıp göze girdi. Avdan dönen Hapaşe nin maharet ve becerisini gruptakiler NOĞOYIPŞ e anlattılar o da buna çok memnun kaldı. Öte yandan bu duruma en çok sevinen Barine idi. Barine’nin Hapaşe’ye olan ilgisi ve sevgisi Davurhan ‘ın gözünden kaçmıyor, onu elde edebilmek için Hapaşe’yi ortadan kaldırmanın , öldürmenin fırsatını kolluyordu. O zamanlar sık sık av için ormana gidilirdi. Bir geyik avı ( şıhbıjen ) esnasında geyik kovalanırken Davurhan kasten Hapaşe nin öne geçmesini sağladı.Elindeki Avrupa dan getirttiği meşhur silahla sanki geyiği vurmaya çalışıyor gibi yapıp hasetinden Hapaşe’yi bir ağacın altında ,sırtından vurdu. Hapaşe’ nin cansız bedenini köye getirdiler. Gerekli merasimlerden sonra cenaze defnedildi. Davurhan ortalıktan kaybolmuştu.Yaptığı kalleşçe saldırı anlaşılmış, bu yaptığı hainliğin cezasız kalmayacağını bildiğinden ormanda saklanıp yabani otlar yiyerek yaşamaya çalışıyordu. Hapaşe nin haince vurulmasından yaklaşık on, on beş gün sonra Hapaşe nin vurulduğu tamda aynı ağacın altında Davurhan’ın cesedi ,eli kolu bağlanmış bir şekilde bulundu. Davurhan’ı kimin vurduğu merak konusudur ve hala tesbit edilmiş değildir. ‘’

Voredin hikayesi böyle…konusu , sözleri bakımından bir ağıt (ğıbze) dir …

Ancak asırlar içerisinde halk arasında söylenip çalınarak zamanla bir halk şarkısına (vored) dönüştü. …anonimleşti… Tınılarında ve söylenişinde hüzünden çok gurur ve onur hissi uyandırıyor artık…Ancak ben yine de Hapaşe ile Barine ‘nin mutsuz biten aşk öyküsünü bildiğimden ve Hapaşenin soyundan geldiğim için biraz buruk biraz hüzünlü çokça da mağrur dinliyorum bu şarkıyı…Kavuşmuş olsalar böyle efsane olamazlardı diye düşünüyor ve böyle teselli buluyorum. İnanıyorum ki anonim edebiyata ait bu tür söylenceler, efsaneler yavaş yavaş su yüzüne çıkacak ve edebiyatın bu yüzü, bu vatanda değişik güzellikleri ve çeşitliliğiyle mozaikleşen bu  coğrafyanın tek yürek hallerini ebediyen muhafaza edecektir.

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner104

banner105

banner97

banner108