Meramımızı fıkralara havale ettik.
Siz isterseniz “derdimi ummana döktüm asumana inledim” diye de anlayabilirsiniz.
Moda tabirle:İmdiii!…
Gelsin birinci fıkramız: Komutan çağırmış askeri. “Evladım düşman batı cephesinden geliyor, ne yaparsın?” Asker kararlılıkla cevaplamış. “Cephemi batı yönüne kurarım, vatanımı korurum. Savaşır, canımı veririm…” “Aferin evladım” demiş komutan. “Peki düşman aynı zamanda iki yönden gelirse ne yaparsın?” Asker aynı kararlılıkla, aynı minvalde cevaplamış. Komutan takdir duygularını belirttikten sonra sorusunu bu sefer üç cephe üzerinden yenilemiş. Aynı cevabı alınca; soru dört cephe olarak tekrarlanmış. Sabrı tükenen asker isyan etmiş sonunda. “Yahu komutanım “ demiş. “Bu orduda benden başka asker yok mu. Niye bütün cephelere ben koşuyorum? Bu fıkra şimdilik burada dursun. Nasılsa yazının sonuna doğru narsisizmin sınırlarını zorlayacak bir cevapla karşınıza tekrara gelecek .
İkinci fıkramız sırada. Bütün milletlerin temsilcileri cehennem kazanlarında kaynamaktalar. Başlarında da zebaniler beklemekte. Zebaniler dışarıya çıkmaya çalışan olursa elindeki tokmakla kafalarına vurmakta. Bir kazanda ise çerkesler kaynamakta. Fakat başlarında zebani yok. Kazanda uslu uslu pişmekteler. Oradaki görevliye sormuşlar. “Niye o kazanın başında zebani yok” diye. Görevli demiş ki, “Onlar zaten çıkmaya çalışanın ayağından aşağıya çekmekteler, dolayısıyla onların başına bir zebani koymaya gerek yok” Bu fıkranın yorumunu da sona bıraktıktan sonra son fıkramıza geçelim.
Bu fıkra da benzer mekân ve mealde.
Hoca efendi dünyada iken, cemaate bol bol nasihat etmekte. Yapılması ve yapılmaması gerekenleri anlatmış durmuş dünya hayatında. Vakit saat gelince de ahrete göçmüş. Maalesef onun yolu da cehenneme düşmüş. Onu da atmışlar bir kazana. Onun cemaatinden biri de hoca efendiyi kazanda kaynarken görünce, dayanamayıp sormuş.” Hoca efendi sen de mi kazandasın? Nasıl oluyor bu iş? Bize dünyada bol bol nasihat ediyordun; ama sen nasıl buraya düştün? Ayrıca hem sen niye gülüyorsun ki” diye de sormuş. Hoca efendi cevaplamış. “Hiç sorma! Altta da müftü efendi var. Ayaklarımı gıdıklıyor.
Hadi gelin de işin içinden çıkın bakalım. Asker kim? Komutan ne demiş?.. Niye demiş? Kim kimi ayağından aşağıya çekmiş?.. Hoca efendi kimlere nasihat etmiş; müftü efendinin yolu oraya nasıl düşmüş? Son dönemde, daha doğrusu her dönemde içimizde mebzul miktarda kahraman askerler var. (Gerçekten samimiyim).
Fakat komutancılık oynamaya hevesliler de var. Kimler diye sormayın. Herkes kendini bilir! Kim kimin ayağından çekmeye çalışıyor diye etrafınıza baktığınızda onu da gayet net bir şekilde göreceksiniz.Bu ezeli hastalığımız zaten. Ya da şöyle mi söylemeli acep! Bize düşmana gerek yok. Allah bizi dostlarımızdan korusun. Akıl hocaları desen, sürüsüne bereket. Onların da ayrıca akıl hocaları var elbet. Körler sağırlar, birbirlerini ağırlar misali… Olan iyi niyetli samimi “çerkes duruşu” timsali hemşerilerime oluyor maatteessüf. Bütün bu soruların cevapları aslında bizim çerkes camiasında net bir şekilde var. Kim kimdir? Ne iş yapar? Herkes bilinir. Hasılı kelam, biz fazla yorumlara girmeden lafımızı ortaya koyalım. İsteyen istediği kadar kıssadan hisse alsın. Narsisizmin son raddesini mi merak etmiştiniz? Hadi onu da cevaplayayım. Ben garip bir askerim!..
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner104

banner105

banner97

banner108